“SÜNNET”İN RUHU

“SÜNNET”İN RUHU

Rasûlullah’ı severiz; O’nun sünnetini de severiz… Ancak, O’nu ve sünnetini ne kadar ve ne derece doğru değerlendirebilmekteyiz, acaba bunu sorguladık mı hiç?..

Aksaçlı Bilge’m Ahmed Hulûsi’nin, bizi “Sünnetin Ruhu”na yönlendiren ve dahi “Rasûlullah’ın sünneti” konusunda asıl anlaşılması gerekenin de bu ruh olduğunu düşündüren birkaç sözünü, hatırımda kaldığı kadarıyla siz düşünen dostlarla paylaşmak istedim Gülşenimizde…

Halimizi, içinde bulduğumuz zamanın ötesinden ışıldayan bakışlarıyla, şöyle sorguluyordu, Aksaçlı Bilge…

“Düşünün bakalım!…

Hazreti Muhammed aleyhisselâm bundan 1400 küsur sene evvel, içinde bulunduğu toplumun yaşam biçimine, giyim-kuşamına, saçına-sakalına uygun mu yaşıyordu; yoksa, onların giyim-kuşamlarına karşı çıkıp, onlardan tamamiyle farklı bir şekilde mi giyiniyordu?

Biliyoruz ki, Hazreti Muhammed aleyhisselâm’ın geldiği toplum putperest bir topluluktu; ve o topluluktaki bireyler putlara tapınmaktaydılar. Hatta o devirde, Kâbe’nin içerisinde 360 ayrı put vardı ve o topluluk bu putlara tapınarak yaşamaktaydılar birer putperest olarak… 8-10 hanif hariç…

Hazreti Rasulullah aleyhisselâm da, içinde bulunduğu o putperest topluluğun giyindiği gibi sarık, cüppe, entari giyinip, onlar gibi sakal bırakmış, onlar gibi yiyip içmiştir…

Peki, Nübüvvetinden önce o topluluğun bireyleri gibi entari, sarık giyinmiş, kuşanmış da; Risaletin gelmesinden sonra kendi giyim-kuşamında bir değişiklik yapmış mıdır?… Yoksa aynen öncesindeki gibi içinde bulunduğu toplumun giyim kuşamına uygun şekilde mi giyimine devam etmiştir?…

Risaletinden sonra da giyim kuşamında bir değişiklik yapmayıp; önceden oldugu gibi, yaşamı boyunca içinde bulunduğu toplumun giyim kuşamına uygun hareket etmiştir…

O halde, Hazreti Muhammed aleyhisselâm bu konuda yeni bir giyim kuralı getirmemiş, bu konu önemli olmadıgı için putperestlerin sünnetini yerine getirmiştir… Yani, Hazreti Muhammed aleyhisselâm yaşadığı devirde, içinde bulunduğu putperest topluluğun giyim-kuşam sünnetine göre hareket etmiştir…

Eğer Hazreti Rasûlullah, o süreçte, yaşadığı toplumun giyim kuşamına uymayıp ta, onlara karşı çıkıp, mesela şort giyse idi, o zaman, o karşı çıkıp ta değiştirdiği tarz kendine ait bir sünnet olurdu! Oysa, putperest topluma bu konuda karşı çıkmayıp, onların benimsemiş olduğu kurallara uygun hareket etmiştir…

Demek ki bugün, 1400 sene öncesinin kılık-kıyafetine bağlı kalmak, Hazreti Muhammed aleyhisselâm’ın değil, O’nun karşı çıkmadığı putperestlerin sünnetini yerine getirmek olur… Rasûlullah’ın kendine özgü sünnetine uymak degil!

Bundan da çıkan sonuç şudur:

Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine ters düşmeyen konularda, içinde bulunduğun toplumun sünnetine uygun hareket etmek, “sünnet”e uygun olan davranıştır. “Sünnetin RUHU”nu anlayabilir ve değerlendirebilir isen eğer…

Dahası, şunu da düşünün!…

“Rasûlullah”, yani “Allah Rasûlü” diyoruz. “Allah’tan aldığını irsal eden”…

“Allah Rasûlü’nün sünneti” ise ancak “Allah sünneti” olur!

Allah sünnetininin ne oldugunu açıklayan Kur’an’daki hüküm ise şudur:

“Ve len tecide lisünnetillahi tebdiylâ -Allah sünnetinde asla değişiklik olmaz” ayetidir…

İşte o “değişmeyen sünnet”, Rasûlullah’ın da gerçek sünnetidir….”